Hesap Açıyorum Öyleyse Varım!

Özellikle satış artırıcı faaliyetlerde bulunmak için; yeni nesil araçlar kullanılmak isteniyor ise; bir kez daha düşünülmeli, satışın artması bir amaç değil, uzun vadede artan müşteri deneyiminin bir sonucu olmalı…

Sosyal Medya uzmanı olmasam da önerim; 30 saniye de açılabilen bu hesapların arkasını doldurup, müşteri deneyimine odaklanılmayacak ise; bu konuda gerek sosyal medyada içerik üreten kullanıcılar gerek kuruluş çalışanları gerekse ilgili birimler olgunlaşana kadar sosyal medya’yı takip etmekle yetinilmeli.

Uzun süredir kullandığım sosyal medya takip aracı Monitera‘nın bloğuna yazdığım yazıdan küçük bir kesiti paylaşıyorum. Devamı; http://blog.monitera.com/2010/05/hesap-aciyorum-oyleyse-varim.html

Sosyal Network Çağında Pazarlama

Vakit bulup içerik üretemediğim şu günlerde sektör profesyonellerinin çok değerli sunumlarını paylaşıyor olacağım. Sevgili Özgür’ün Pazarlama Zirvesi’nde yaptığı sunumu aşağıda bulabilirsiniz…

офис обзавеждане

View more documents from Ozgur Alaz.

Sosyal Medya’da Şirket Çalışanı Olmak

Social mediaBirçok kurum ve kuruluşun henüz dinamizmine yetişemediği, teknolojiyi ve yeni iletişim kanallarını yakından takip eden belki kontrolsüz çalışanlarınca katılım gösterebildiği yeni iletişim kanalından bahsediyoruz.

Konu ile ilgili sevgili Eren Kumcuoğlu ve Tuğçe Esener’in aşağıdaki yazılarını mutlaka okumanızı öneririm.

Şirketler için (İK temelli) itibar yönetimi 2.0
Profesyonel kimlik ve Sosyal Medya / Önde mi olmalı? Geride mi durmalı?
Şirket personeli için Sosyal Medya Kullanım Kuralları

Kendimce birkaç madde, yorum eklemeye çalışacağım.

  • Tuğçe’nin çevirisinde de yer aldığı üzere; mutlaka kimliğinizi belirtin. Bu ortamda kimliğinizin gizli kalması zaten mümkün değil, şeffaf ve samimi olmak önemli,
  • Yine yukarıdaki her yazının ortak noktalarından, şirketin sözcüsü olmaya çalışmayın. Şirketin kurumsal iletişim bölümünde zaten görev tanımınız dahilinde bir durumsa başka,  sosyal medyada görev tanımınıza eklenir ve şirketinizi yetki tanımlanırız çerçevesinde resmi bir dille savunabilirsiniz.
  • Şirket markasını kullanarak kendi kişisel markanızı promote etmeye çalışmayın, şirketinize zarar veriyor olma ihtimaliniz çok fazla,
  • Sosyal medyada çalıştığı kurumla özdeştirilmiş birçok isim vardır. İsteseniz de istemeseniz de yazdığınız, paylaştığınız içeriklerin yorumların bir ucu gün gelir şirketinize dokunur.  Paylaşım ve yorumlarınıza özen göstermek zorundasınız.
  • Rakiplerinizi eleştirmeyin, çalışılan marka ile özdeştirilmiş olmanın sorumluluklarından birisidir bu,
  • Şirketinizin önüne sosyal medya kullanım kuralları, sözleşmesi vb. koymasını beklemeyin. Siz işe girerken imzaladığınız sözleşmeyle şirketinizi zaten en iyi şekilde temsil etmelisiniz.
  • Şirketiniz hakkında yapılan şikayet ve eleştirileri ilgili birimler ile paylaşarak aksiyon alınmasına yardımcı olun, gerekirse ilgili birimlere sosyal medya eğitimi verebilirsiniz.

Yorumlar ile birlikte içeriği devamlı güncellemeyi düşünüyorum. Destek olursanız sevinirim.

Resim; Matt Hamm

Büyük Olmak!

Büyük, kurumsal yapılarda müşteri odaklı. Olmadı! Şirketin tüm departmanlarının müşteri odaklı olması gerektiğini hatırlatarak, “müşteri ile çeşitli kanallardan iletişim halinde olan diyelim” kurumlarda bu büyük yapının beraberinde getirdiği çeşitli çatışmalar, iletişim bozuklukları görülür. Benzer konularda benzer iç ve dış müşteriler ile habersiz toplantılar yapılır, farklı kararlar alınarak aksiyon almaya çalışılır. Hatta öyledir ki birçok farklı, fakat birbirine paralel işler yürüten departmanlar farklı birer şirket gibi haraket ederek tek firma, marka imajına ters düşer. Müşteri tarafından bakıldığında da şaşkınlık yaratan bir durumdur bu,

Aynı durum benzer amaçlar doğrultusunda müşteri verilerinin kullanımında da geçerlidir. Çok gelişmiş veri ambarlarına, CRM altyapılarına, analistlerine ve eldeki veriden anlamlı bir bütün çıkarabilecek business departmanlara sahip olan firmaların yaptıkları çeşitli kampanya, duyuru vb. gönderimlerde sizi ilgilendiren hiç bir şey olmadığı, birbirine benzer birkaç kampanyanın birkaç gün arayla herhangi bir kanaldan size ulaştırıldığı oluyor mu? Tahmin etmek çok zor değil.

Şimdilik yeni iş yapış şekilleri ve iletişim kanallarının benzer kurumlarda yaygınlaşmasını ümit etmekle yetiniyorum.

Yeni Bir Blog: MarketingCircle

Bir önceki yazımda etohum’a değinmişken, etohum toplantılarında tanıma imkanı bulduğum çok değerli meslektaşlarım ile ortak blog yazmaya karar verdik, benden çok daha “Pazarlama Odaklı” olduğunu düşündüğüm bu değerli isimlerin bir araya geldiği bloğa buradan ulaşabilirsiniz.

Marketingcircle’dan bir alıntı;

Bundan böyle Burcu Tüzün, Eren Kumcuoğlu, Murat Kahraman, Özgür Emre Öztürk, Uğur Özmen, Yunus Emre Güzer ve Yüce Zerey olarak ortak bir blogdan konuşacağız…  Bu blogdan deneyimlerimizi, pazarlama üzerine yorumlarımızı, sunumlarımızı, yaşadıklarımızı ve keşfettiklerimizi yani pazarlama üzerine herşeyimizi paylaşacağız.

“Teknolojiden Ne Kadar Faydalanıyorsunuz?” Başlıklı ilk yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

Salt Fikirlerin Ortak Noktası “Bir Şekildedir”

Fikir ishali; uzun süredir yaşadığım fakat bir türlü adını koyamadığım bir durumu çok güzel özetliyor.  Uğur hocamın bloğunda tanıştığım bu “tanımlama” Dışbank eski Genel Müdürü Faik Açıkalın’a aitmiş.

Şöyle demiş Faik Bey, “Bazıları, uygulanamaz bir çok fikre sahiptir. Kendilerini vizyoner sanır. Devamlı yepyeni fikirler saçar ortalığa… İnovasyon ile fikir ishalini karıştırmayalım.”

Eski çalıştığım şirketlerden birisine her gün gelen yüzlerce proje başvurusunda da çok sık karşılaştığımız bir durumdu bu, onlarca hatta yüzlerce birbirine çok benzeyen salt fikir.

Bu fikirler ne kadar uygulanabilir? Ne kadar para kazandıracaklar? Fikrine ne kadar güveniyorsun? İşini gücünü bırakıp bu fikrin arkasından koşmaya hazır mısın? Yoksa ya tutarsa diyerek yatırımcı mı arıyorsun? Sen kendi projen için hiçbir şeyini feda etmemişken, yatırımcıyı nasıl ikna edeceksin? Projene çok inandığını nasıl göstereceksin?

İş planı, yönetim metodolojisi olmadan en iyi fikirlerin bile hayal kırıklığı yaratabileceğini gören birisi olarak “herkesin bir fikri vardır” diyebiliyorum.

Salt fikirlerin ortak noktası; en kritik, belki de en maliyetli, en inovatif adımlarının “bir şekilde” yapacağız denilerek geçiştirilmesidir. Aslında projenin o “bir şekilde” nin altında yatan süreçler olduğunu fark edemeyiz çoğu zaman… Senin fikrini diğerlerinden ayırandır “o”,

Departmanlar arasında yaşanan yeni fikirlere karşı kapalı olma, önyargılı yaklaşma reaksiyonunu buna bağlıyorum çoğu zaman, “ortada boş dolaşan onlarca salt fikir

Her proje içerisinde yeni bir fikir barındırır fakat her fikir projelendirilemeyebilir.

Google Adwors’de Sıralamanın Matematiği

Google Adwords reklamlarında tıklama başına en yüksek maliyeti bile veriyor olsanız üst sırada görüntülenemeyebilirsiniz. Aşağıdaki iki slaytta konunun matematiğini bulabilirsiniz. Google’ın önemsediği toplam kalite puanıdır.

İlk slaytta tıklama başına daha az ödemesine rağmen 1. sırada gösterilen reklamı

ikinci slaytta tıklama başına en yüksek maliyeti 0,26 olarak belirtilen bir reklamın nasıl 0,19 YTL’den hesaplandığını görebilirsiniz.

Debit Kartınızla da Online Ödeme Yapabilirsiniz.

Kullanım oranlarına, kullanım oranlarına ait cirolara baktığımızda; debit kartların cirosunun çok büyük kısmının ATM’ler  üzerinden yapılan işlemler olduğunu görüyoruz.

Herhangi bir mağazanın POS cihazından debit kartla ödeme yapmak yerine, önce bir banka ATM’i arıyor, para çekiyor ve mağazaya gidiyoruz. Halbuki debit kartlar oldukça güvenli birer ödeme aracı olarak kullanılabilir.

Dikkatimi çeken bir diğer durum bu kartların İnternet üzerinden kullanım oranları; bu oranlar online ödeme altyapısı kullanan firmalar ile debit kart sahibi kullanıcıların konuyla ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi olmadığını doğrular nitelikte,

Online ödeme altyapısı kullanan işyerleri tarafından baktığımızda; kredi kartı olmayan, kredi kartı olmasına rağmen internet üzerinden kredi kartı bilgilerini vermekten korkan potansiyel bir alıcı kitlesi mevcut,  sitede, “ilgili sayfalarda” debit kartlar ile ödeme yapılabileceğinin duyurulması işyeri cirolarını artıracaktır.

Debit kart sahipleri tarafından baktığımızda; kredi kartı kullanmıyor olsa bile debit kart bilgileri ile (kart numarası, güvenlik numarası, son kullanma tarihi) hızlı ve kolay bir şekilde ödeme yapabilecektir.

Burada online ödeme altyapısı kullanan Üye İşyerlerinin dikkat etmesi  gerekenler;

1.       Debit kartlar sadece bağlı bulundukları bankanın sanal pos’ları üzerinden provizyon alabilir. Üye işyerleri tarafından bin numarası kontrolü yapılarak ilgili bankanın Sanal Pos’una yönlendirilmeli

2.       Debit kartlar ile ön otorizasyonlu satış yapılamaz. Direk satış işlemi gönderilmeli

3.       Sanal Pos yönetim ekranlarında yer alan “iade” fonksiyonu kullanılamaz.

Debit kart cirolarının internet üzerine kaydırılmasının E-ticaret pazarına direk etki edeceğini düşünüyorum.

Web Siteleriniz iPhone’a Hazır mı?

Ülkemize yasal yollardan yeni girmiş olsa da, yurt dışından getirilerek kayıt altına aldırılan veya clone IMEI yoluyla kırılan 100.000 civarında iPhone olduğu tahmin ediliyordu.

Vodafone ve Turkcell’le birlikte Türkiye pazarı ile tanışan iPhone’un, kullanıcı sayısının kaça ulaştığına dair henüz bir bilgi olmasa da haberlerde izlediğimiz görüntülerden; sayısının inanılmaz boyutlara ulaştığını tahmin etmek zor değil, 

Operatörlerin iPhone için hazırladığı paketleri incelediğinizde; belirli kotalarla internet erişimi de sağladıklarını görüyoruz… 

Bu ne anlama geliyor?

Bir anda iPhone sahibi birkaç yüz bin kişi internette dolaşmaya başlayacak ve iPhone’u ile surf yapamadığı siteleri bir daha ziyaret etmemek üzere terk ediyor olacak, (en azından iPhone üzerinden) Bunun yanı sıra iPhone optimizasyonlu sitelere kaymaya başlayacaklar. Facebook’un iPhone versiyonu gibi daha hızlı ve kolay haraket edebildikleri siteleri birinci öncelikli olarak ziyaret edecekler.

Bilmeyenler için; Facebook’a iPhone üzerinden erişmek istediğinizde, otomatik olarak iphone.facebook.com adresine yönlendirilir ve hızlı menüler ile iPhone için optimize edilmiş bir versiyon ile karşılaşırsınız. 

Gün içerisinde Teb’den aldığım bir mesajla, internet şubelerinin iPhone versiyonunu faaliyete geçirdiklerini öğrendim. Teb.com.tr’ye girmeye çalıştığınızda Macromedia Flash yüzünden hala sitenin içeriğini göremiyorsunuz. Üstelik Facebook gibi otomatik olarak iphone.teb.com.tr’ye de yönlendiremiyor sizi (bunu çok kolay yapabiliyor olmaları lazım. Neden tercih etmediler anlamadım) buna rağmen yukarıdaki adresi yazdığınızda iPhone için optimize edilmiş bir sayfa sizi bekliyor. Teb’i bu hızlı aksiyonlarından dolayı kutlarım.

Gelelim diğer sitelere, ilk önce hangi gazete, B2C, portal vb. iPhone versiyonunu duyuracak merak ediyorum. Unutmayın elinde bir kaç gb kotası, iPhone’unu kurcalayan, binlerce teknoloji meraklısı gençten bahsediyoruz. Kendi kendilerine ne güzel segmente olmuşlar değil mi?