Capital Dergisi – Fintech Pazarı Röportaj

– PayU Türkiye olarak bugün kaç şirkete ulaşıyorsunuz? Ne kadar üyeniz bulunuyor? Ne kadarlık işlem hacmine sahipsiniz? Bugüne kadar gelişimi gösteren verilerinizi alabilir miyiz?

PayU Türkiye olarak Türkiye’nin ilk PSP’si (Ödeme Hizmet Sağlayıcısı) olarak başladığımız yolda, 4 senenin sonunda 0’dan başlayarak 5.000’den fazla aktif üye işyeriyle çalışma noktasına geldik. Bu sayı her geçen ay katlanarak artıyor. Dünya genelinde 200 bine yakın işletmeye 250’den fazla lokal ödeme çözümü ile hizmet sunuyoruz. 18 ülkede elde ettiğimiz yıllık 15 milyar dolar ciro ile dünyanın en büyük 3 PSP’sinden birisiyiz.

Hem Türkiye’de hem de dünyada PSP’lere e-ticaret firmalarından inanılmaz bir ilgi söz konusu. Bunda ödeme noktasında hem işyerlerinin hem de tüketicilerin ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayabilecek hem de kolay yönetilebilen altyapı arayışının artması önemli rol oynuyor.

– Türkiye’de işinizin geleceğine dair nasıl hedefleriniz var? Yeni alanlar düşünüyor musunuz? 2 yıllık bir sürede büyüme hedeflerinizi alabilir miyiz? 

Kendimizi bir ödeme kuruluşu olarak değil, hizmet verdiğimiz üye işyerlerinin iş ortağı olarak konumlandırmak için çalışıyoruz. Sıklıkla dile getirdiğimiz bir sözümüz var; “ödemeyi bize bırakın, siz asıl işinize odaklanın”. Bu amaçla üye işyerlerimizin online dünyada her türlü ödeme ihtiyacını karşılamak için çalışırken, offline dünyada da onlara destek sağlayabilecek, online dünyalarıyla entegre çalışan ve işlerini kolaylaştıran çözümler üzerine yoğunlaşıyoruz. Son dönemde üzerinde çalıştığımız mPOS isimli mobil uygulama üzerinden kart ile ödeme almaya yönelik uygulamamız buna güzel bir örnek teşkil ediyor.

Buna paralel olarak e-ticaret ekosistemini de büyütmek için çaba gösteriyoruz. Sağlıklı ve gün geçtikçe genişleyen bir e-Ticaret dünyası için bu sistemin dışında kalan işyerlerine de bu dünyayı anlatmak ve onlara e-Ticaret dünyasının sunduğu geniş imkanları anlatmak, bu imkanları nasıl en sağlıklı ve başarılı şekilde değerlendirebileceklerini göstermek de önemli. Tabii bu işin önemli bir bacağını da sokaktaki müşteriler oluşturuyor. Onlara yönelik de Fatura Ödeme, Sadakat Sistemi vb. projelerimiz söz konusu.

Tüm yeni projeler ve yaptığımız bilgilendirme çalışmalarıyla 2 sene sonunda e-ticaret hacminin %30’unu bankalarımızla birlikte kendi sistemimiz üzerinden geçirmeyi hedefliyoruz.

– Türkiye’de fintech pazarının geleceğine ilişkin öngörüleriniz neler? Hangi alanlarda, ne ölçekte firmalar göreceğiz?

Ödeme kuruluşlarının lisans alması sürecinde BDDK’ya 43 başvuru yapıldı; bunların 10 adedi PSP. Rakam ilk başta yüksek görünmekle birlikte pazarın daha da büyüdüğü bir noktada bu rakamın düşüklüğü ortaya çıkacak. Fakat sağlıklı bir büyüme ve e-ticaretin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için pazara farklı alanlarda hizmet sunan oyuncular girmeli ve bu sayede e-ticaret ekosisteminin farklı alanlara genişlemesi, büyümesi sağlanmalı. Birbirimizle rekabet etmek yerine işyerlerinin ve son kullanıcıların önünü açacak çözümler üzerinde durmalıyız. İlerleyen yıllarda pazar daha da oturdukça muhtemelen bazı oyuncular farklı alanlara yönelirken, bazıları sektörden çekilecek bazıları da birleşme yoluna gidecektir. Bu süreç, ticaretin, iş hayatının bir parçası. Taşlar yerine oturdukça hem ödeme kuruluşları hem de Bankalar karşılıklı bir araya gelerek müşterilerine çok daha katma değerli servisler ve hizmetler sunmaya başlayacak diye düşünüyorum.

Ülke olarak inanılmaz bir potansiyelimiz var. Hem yurt içi hem de yurt dışı e-ticaret sisteminde önde gelen oyunculardan biri olmak için her türlü şansa, yetişmiş adam kaynağına sahibiz. Bununla birlikte e-ticaretin gerçek potansiyelini keşfedememiş olabiliriz. Özellikle yeni neslin bu alanda çok daha farklı ve düşünülmedik işlere imza atacağına inanıyorum.

– Türkiye’de fintech alanında ne tür fırsatlar var? Bu alana odaklanacak olan girişimcilere neler tavsiye ediyorsunuz?

Türkiye’de çok uzun yıllardır bankalar hem teknoloji hem inovasyon anlamında bir çok sektörden daha ileri görüşlü davranmayı ve hareket etmeyi başardı. Bu da fintech şirketleri için olumsuz görünse de bakıldığında ciddi anlamda teknolojik altyapısı olan bir ülkemiz olması, yasal mevzuatın düzenlenmiş olması ve  yeniliklere açık bir halk haline gelmemizde bankaların rolü yadsınamaz. Fakat nüfusun yarısı halen bankacılık sisteminin dışında yer alıyor ve bu insanların ciddi anlamda finansal araçlara, çözümlere ihtiyacı var. Öncelikle odaklanılması gereken hedef kitlelerden birinin bu olduğuna inanıyorum. Bu kişileri bankacılık sektörüne katacak, finans sektörüne katacak her türlü gelişme ve çözüm, sadakat programlarından yeni ödeme araçlarına kadar memnuniyetle karşılanacaktır.

Yurt dışından Square buna en güzel örneklerden. Ödeme sistemleri dışından gelen bir oyuncu ödemeler dünyasına bambaşka bir yenilik getirdi. Çok basit bir ihtiyacı karşılamak üzere kurulan bir sistem, dünyanın önde gelen ödeme kuruluşlarının hayranlıkla izlediği bir ürün haline geldi. Bu alana odaklanacak girişimcilerin, ekosistemi iyi tanımalarının yanı sıra mevzuata da hakim olmaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü diğer bir çok sektörün aksine birçok yasayla çevrili bir oyun alanına girmek üzeresiniz.

Bunun yanı sıra bu sektörde geleceği öngörebilmek de müthiş önem taşıyor. Örneğin mobil ve e-ticaretin geleceğini göremeyen, buna hazırlanmayan ya da hazırlanmakta geç kalan şirketler oyunu kaybetmek üzere. Bundan sonraki dönemde mobil ve internet teknolojilerinin çok daha gelişeceğini düşünerek adımlarını bu yönde atabilir. Özellikle genç girişimciler için hala fintech o kadar popüler değil. Fakat medeniyetin en başından bugüne, bir noktada parayla iç içe bir hayat geçirdiğimizi düşünecek olursak bu sektörün asla ölmeyeceği, asla dinamizmini kaybetmeyeceğini görebiliriz. Bu alanda meraklı ve yeniliğe açık girişimciler için çok sayıda fırsat söz konusu.

 – Fintech girişimlerinin cazibesi neler? Bu pazardaki oyunculara yatırımcıların ilgisi bugün ne düzeyde? Bu ilginin artacağını düşünüyor musunuz? Burada büyük holdinglerden bu alana girmek isteyenler olacak mıdır?

Hemen büyük holdinglerin hepsi bu işe girmenin arifesine geldi. Finans tüm dünyada ortak değer. Amerika’dan 20 yıl önce çıkan PayPal şimdi onlarca ülkede hizmet veriyor. Herhangi bir lokal girişimin bu ölçüde başarı sağlaması çok zor. Oysa konu para ve finans olduğunda tüm dünyadaki insanların ortak ihtiyaçları oldukça benzer. Bu durum haliyle yerli ve yabancı bir çok kişinin, yatırımcının dikkatini çekiyor. Başka bir açıdan düşünecek olursak lokal ve global finans şirketleri de bu tarz girişimlere destek verme konusunda oldukça hevesli. Çünkü bir yanda teknolojiyi daha hızlı ve etkin kullanan startup’lar bir yanda da asıl işi finans olan ve haliyle bu konuda inanılmaz bir deneyimi bulunan firmalar söz konusu. Oluşturulacak karşılıklı işbirlikleriyle muazzam işlere imza atmak söz konusu.

“Capital Dergisi – Fintech Pazarı Röportaj” için 2 yorum

  1. “Kendimizi bir ödeme kuruluşu olarak değil, hizmet verdiğimiz üye işyerlerinin iş ortağı olarak konumlandırmak için çalışıyoruz.” işte bu ifade gerçekten çok önemli. bu görüşünüzü eğer sözlü ifade olarak değil bir vizyon olarak sürdürmeyi devam ettirebilirseniz. çok daha iyi şeylerin olabileceğini düşünüyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir