Strict Standards: Redefining already defined constructor for class ftp_base in /home/emreguze/domains/emreguzer.com/public_html/wp-content/plugins/wordpress-automatic-upgrade/lib/ftp_class.php on line 56

Strict Standards: Redefining already defined constructor for class ftp in /home/emreguze/domains/emreguzer.com/public_html/wp-content/plugins/wordpress-automatic-upgrade/lib/ftp_class_sockets.php on line 8
İnternet | Emre Güzer

PayU Türkiye E-Ticaret Ekosistemini Büyütüyor.

Digital Age’in yeni ödeme sistemleri ekinde yayımlanan röportajımın bir kısmına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

PayU iş modelini tanıtır mısınız? Hangi ülkelerde operasyonlarınız var ve neden Türkiye’de özel bir operasyon kurmak istenmiş? Dünyanın en önemli medya ve e-ticaret markalarını bünyesinde bulunduran Naspers’ın bir iştiraki olan PayU olarak şu an Latin Amerika’da Brezilya, Arjantin, Şili, Peru, Kolombiya, Meksika ve Panama, Güney Afrika, Ukrayna, Hindistan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Romanya, Macaristan, Rusya ve Türkiye olmak üzere dünyanın 16 ülkesinde faaliyet gösteriyor ve 25 binin üzerinde online işletme ile çalışıyoruz. Türkiye e-ticaret pazarı son yıllarda hızla büyüdü. Bu hızlı büyüme ve gelişim, ödeme alanında da yeniden şekillenen ihtiyaçları da beraberinde getirdi. PayU Türkiye olarak sadece Türkiye’deki ihtiyaçlara odaklanıp bunları karşılamak için Eylül 2011’de faaliyetimize başladık.   Ciddi bir yazılım geliştirme döneminin ardından sistemlerimizi Mayıs 2012’de devreye aldık. Kısa zaman içerisinde 2,000’den fazla üye işyeri ile sözleşme imzaladık ve çalışmaya başladık. Türkiye’de e-ticaret yapan her firmaya temas ederek, havayolu taşımacılığı şirketlerinden özel alışveriş kulüplerine, turizm şirketlerinden pazar yerlerine (marketplaces) kadar herkes ile çalışıyoruz, çalışmadıklarımızla da anlaşmak üzere görüşmeler yapıyoruz. Türkiye’de MasterCard ve VISA’nın yasakladığı kategoriler dışında faaliyet gösteren şirketlerle çalışıyoruz. Markafoni, Zizigo, Misspera, Tatilsepeti, Kitapyurdu, Grupfoni gibi aktif olarak çalıştığımız ve çalışmak için görüştüğümüz birçok önemli şirket var. Ayrıca PayU’nun da katkıları ile şimdiye kadar faaliyetine başlayan birçok işletme oldu. Bu işletmelerin başarı hikayelerinin bir parçası olmak bizleri sevindiriyor ve motive ediyor. Şimdiye kadar yüzlerce işletme ile görüşme fırsatımız oldu. Bu görüşmelerden elde ettiğimiz içgörülerden hareket ederek Türkiye’de online ödeme sistemleri alanında iki temel sorun olduğunu söyleyebiliriz: Birincisi işletmelerin sanal POS alıp e-ticarete başlayamaması; ikincisi ise e-ticaret yapan küçüklü büyüklü birçok firmanın karşılaştığı ters ibraz (chargeback) sorunu. PayU olarak Türkiye’de bu iki temel sorunu çözmek için organizasyonumuzu, ürün ve hizmetlerimi

PayU Fraud Filter

zi şekillendirdik.  Neden e-ticaret siteleri sizi tercih etsin? PayU Türkiye olarak Türkiye’deki online ticaret yapan ve yapmak isteyen işletmelerin öncelikli ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştiriyoruz. MasterCard ve VISA’dan aldığımız izinler kapsamında e-ticaret yapan veya yapmak isteyen işletmelere tek sözleşme ile altı bankanın sanal POS’una bir günde ulaşma imkanı sunuyoruz. 100’ü aşkın sahtecilik (fraud) önleme filtresi, PCI DSS ve SSL sertifikalarına sahip üyelik gerektirmeyen ve özelleştirilebilen ödeme sayfaları, sahtecilik konusunda uzman ekibimizle işletmelerin ödeme süreçlerindeki risklerini (chargeback) en aza indiriyoruz. Sadece sahtecilik (fraud) önleme alanında hizmet sunduğumuz üye işyerlerimizde PayU sanal POS’ları ile çalışması zorunluluğunu aramıyoruz. Bu alanda Türkiye’nin önde gelen birçok e-ticaret işletmesi ve bankasıyla işbirlikleri yapıyor kimileri ile de çalışmak için görüşüyoruz.

Üye işyerlerimize sunduğumuz yönetim paneli ile üye işyerlerimiz, satış performanslarını anlık olarak izleyebilmekte ve farklı banka POS’larını tek bir ekrandan yönetebilmektedir. Tüm bankaların sanal POS’larını tek bir komisyon oranı ile işletmelerimize sunuyoruz, istisnalar dışında tüm işyerlerimize ödemelerini, taksitli alışveriş bile yapılmış olsa, Cuma günü yapıyoruz. Bu da onların nakit akışlarını oldukça olumlu etkiliyor.

İlerleyen aylarda üye işyerlerimize dünyanın en gelişmiş mobil cüzdanları olan BKM Express’i ve Turkcell Mobil Cüzdan’ı da sunarak onların ödeme alanındaki neredeyse tüm ihtiyaçlarını karşılamış olacağız. Böylece üye işyerlerimiz asıl işlerine daha da rahat odaklanacak. Çalışma prensipleriniz? Hangi siteler sizinle çalışmalı? Dünyanın en önemli e-ticaret markalarını bünyesinde bulunduran Naspers’ın bir iştiraki olarak uluslararası düzeyde sahip olduğumuz bilgi deneyimini Türkiye e-ticaret pazarının ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyoruz. Kendimizi Türkiye e-ticaret sektöründeki işletmeler için güvenilir bir iş ortağı olarak konumlandırıyor, e-ticaret yapan veya yapmak isteyen herkese temas etmek istiyoruz. Kısacası herkese PayU’da bir şeyler sunmayı planlıyoruz. Yeni dönemde ödeme sistemleri tarafındaki Türkiye ve dünya öngörüleriniz neler? Türkiye’deki ödeme sistemleri sektörü sergilediği hızlı büyüme ve sahip olduğu potansiyel ile global pazarda da dikkat çekiyor. Türkiye pazarına yabancı yatırımların ilgisi ve pazardaki oyuncuların halihazırdaki rekabeti de bunun iyi bir göstergesi.  BKM verilerine göre 2012 yılı sonu itibarı ile Türkiye’de 54,3 milyon kredi kartı ve 91,2 milyon banka kartı var. Bu oldukça iyi bir rakam. Ödeme sistemleri alanında yeni teknolojilerin kullanıldığı oldukça gelişmiş bir altyapımız var. Bu altyapı, genç nüfus ve yukarıda da belirttiğimiz kart rakamları ile harmanlandığında Türkiye’yi eşsiz bir pazar haline getiriyor. Diğer taraftan Avrupa’ya kıyasla yeni iş modellerini hayata geçirmek konusunda da oldukça iddialı olduğumuzu söyleyebilirim. 2013 yılı sonuna doğru ödeme sistemleri alanında bir takım kanunların yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Bu düzenlemelerle birlikte ödeme sistemleri alanında faaliyet gösteren oyuncuların daha sağlıklı ve güçlü şekilde yollarına devam edeceğini öngörüyoruz. Ayrıca alışılmışın dışında çalışma yapısına sahip olan kimi ödeme sistemlerinin Türkiye pazarına gireceğini öngörüyoruz. Ancak kredi kartı dünyasının bu kadar gelişmiş olduğu Türkiye pazarında, mevcut alışkanlıkları değiştirecek bir sistemi kısa vadede görmeyeceğiz. Kredi kartı odaklı sistemin mevcut ihtiyaçlar doğrultusunda optimize edildiği bir yıla tanık olacağız. Önümüzdeki yıllarda bütünleşik ödeme sistemlerini daha fazla göreceğiz. Örneğin metro duraklarında mobil cihaz vasıtasıyla QR kod okutarak alışverişlerimizi yapabileceğimiz, ihtiyaçlarımızı karşılayan en doğru ürünü, belki arkadaşlarımızın yönlendirmeleriyle bize en yakın mağazadan gerçek zamanlı bulup, alabileceğimiz yıllar bizleri bekliyor. Bu tip uygulamalarla birçok perakende devi, müşteri memnuniyetini ve satışlarını yukarı çekecek. Bu dinamizmi yakalayamayan birçok perakende oyuncusunun da ciddi sorunlarla karşılaşacağına tanık olacağız.

Platin Dergisi – E-Ticaret Röportajım

Temmuz ayında Platin dergisinde yayınlanan röportajıma aşağıdan ulaşabilirsiniz.

E-ticaret alanında ne gibi çözümler sunuyorsunuz? Hem şirketinizin hem de sektörün rakamsal verilerini paylaşabilir misiniz?

PayU Türkiye olarak e-ticaretin kalbinde yer alan ödeme sürecini hem güvenli hem de kolay hale getiren çözümler üretiyoruz. MasterCard ve VISA’dan aldığımız izinler kapsamında e-ticaret yapan veya yapmak isteyen işletmelere tek sözleşme ile beş bankanın sanal POS’una bir günde ulaşma imkanı tanıyoruz. 100’ü aşkın sahtecilik (fraud) önleme filtresi, PCI DSS ve SSL sertifikalarına sahip ödeme sayfaları, 7 gün 24 saat hizmet veren sahtecilik konusunda uzman ekibimiz ve işletmelerin ödeme süreçlerindeki risklerini (chargeback) en aza indirirken PayU’ya üyelik gerektirmeyen ödeme sayfalarımız ile üye işyerlerinin müşterilerine kesintisiz alışveriş deneyim sunmasını sağlıyoruz.

PayU olarak şu an dünyanın 9 ülkesinde faaliyet gösteriyor ve 15 binin üzerinde online işletme ile çalışıyoruz. PayU Türkiye olarak sadece Türkiye’deki ihtiyaçlara odaklanıp, bunları karşılamak için faaliyetimize başladık ve sistemlerimizi 3 hafta önce devreye aldık. Kısa sürede 30 işyeri ile entegrasyonumuzu tamamladık, 100 işletme ile de sözleşme sürecindeyiz. Elektronik ticaret yapmak isteyen işletmelerin hızlı bir şekilde bu dünya ile tanışmasına olanak sağlıyoruz.

Orta ve büyük ölçekli işletmelere sahtecilik (fraud) önleme filtrelerimizi, PCI DSS sertifikalı ödeme alt yapımızı sunarak global standartlara sahip bir ödeme ve doğrulama altyapısı kuruyoruz. Halihazırda kendi POS’ları ile çalışan işletmeler de PayU sahtecilik (fraud) önleme filtrelerinden faydalanarak risklerini (chargeback) minimize edebiliyorlar.

O açıdan Türkiye’de e-ticaret yapan her firmaya temas ederek, havayolu taşımacılığı şirketlerinden özel alışveriş kulüplerine, turizm şirketlerinden pazar yerlerine (marketplaces) kadar herkes ile çalışmak istiyoruz. Halihazırda birçok önemli şirket ile görüşme halindeyiz.

Türkiye’de e-ticarete ilişkin rakamlara baktığımızda henüz sektörün emekleme döneminde olduğunu görüyoruz. 2011 yılında yakaladığımız ivme ile yılı 23 milyar TL sevilerinde kapattık. Bu rakam içerisinde reel anlamda e-ticaret cirosunun 4,5 milyar TL seviyesinde olduğunu söyleyebilirim. Bu rakamlara yaklaşık 8 bin online işletme ve 6,5 milyon online alışveriş kullanıcısı ile ulaşıyoruz

E-ticarette kredi kartı kullanım oranları nasıl? Bu noktada dikkat edilmesi gereken noktalar neler?

Türkiye’de e-ticarete ilk yatırımı yapan bankalar oldu. Online ödeme sistemlerini kurmalarına müteakip online dünyaya giriş yapan işletmeler ile tanıştık. Günümüzde 50 milyon kredi kartı, 80 milyon bankamatik kartı ve genç nüfusu ile Türkiye eşsiz bir konuma sahip. Kredi kartı kullanım oranlarına baktığımızda ortalama bir işletme cirosunun yaklaşık %88’inin kredi kartları üzerinde gerçekleştiğini görüyoruz. Bunu %6 ile kapıda ödeme, %5 ile havale ve EFT ve %1 ile sanal kartlarla yapılan ödeme takip ediyor.

Okumaya devam et “Platin Dergisi – E-Ticaret Röportajım”

PayU Türkiye, 2013’ün İlk Yarısında 1000 Üye İşyeri Hedefliyor [Röportaj]

Sosyalmedya.co’da yayınlanan röportajımın bir kısmına aşağıdan da ulaşabilirsiniz.

Türkiye’de online ödeme sistemleri sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de ödeme sistemleri sektörü, getirdiği kolaylık ve güvenlik avantajlarıyla hem e-ticarete ivme kazandıran hem de hızla büyüyen e-ticaret pazarından güç alarak kendisi de her geçen gün gelişen bir sektör olarak dikkat çekiyor.  Türkiye’de ödeme sistemleri sektörüne baktığımızda farklı iş modellerine ve farklı teknolojilere odaklanan oyuncular olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ödeme sistemleri sektöründe rekabetin ve ticaret hacimlerin daha da artacağını söyleyebiliriz.

Türkiye’de online ödeme sistemleri alanında iki temel sorun olduğunu söyleyebiliriz: Birincisi işletmelerin sanal POS alıp e-ticarete başlayamaması; ikincisi ise e-ticaret yapan küçüklü büyüklü birçok firmanın karşılaştığı ters ibraz (chargeback) sorunu.

Sektörle ilgili sürekli ‘büyüme’ ve ‘patlama’ haberleri okuyoruz. Herşey bu kadar mükemmel mi gerçekten? Sizce sektördeki en büyük sorun ne?

Şimdiye kadar yüzlerce işletme ile görüşme fırsatımız oldu. Bu görüşmelerden elde ettiğimiz içgörülerden hareket ederek Türkiye’de online ödeme sistemleri alanında iki temel sorun olduğunu söyleyebiliriz: Birincisi işletmelerin sanal POS alıp e-ticarete başlayamaması; ikincisi ise e-ticaret yapan küçüklü büyüklü birçok firmanın karşılaştığı ters ibraz (chargeback) sorunu.

Sizin bu konuda sunduğunuz çözüm nedir?

Dünyanın en önemli medya ve e-ticaret markalarını bünyesinde bulunduran Naspers’ın bir iştiraki olan ve halihazırda 9 ülkede faaliyet gösteren PayU olarak Türkiye’de bu iki temel sorunu çözmek için organizasyonumuzu, ürün ve hizmetlerimizi şekillendirdik. Sanal POS çözümleri (6 bankanın POS’una tek günde sahip olma imkanı), gelişmiş sahtecilik (fraud) önleme filtreleri, 7 gün 24 saat hizmet veren uzman sahtecilik izleme ekibi ve daha birçok servisle e-ticaret sektörünün güvenilir iş ortakları arasında yer almak için var gücümüzle çalışıyoruz. Buna ek olarak, bankalarla yapacağımız kampanyalarla bizimle çalışan üye işyerlerinin ticaret hacimlerine katkıda bulunurken, gerçekleştireceğimiz yoğun iletişim çalışmaları ile de işyerlerinin bilinirliklerini artıracağız. Ayrıca PayU Türkiye olarak ilerleyen aylarda sunacağımız yeni servislerimizle de e-ticaret sektörünün gelişmesine katkıda bulunmayı planlıyoruz.

Sanal POS çözümleri (6 bankanın POS’una tek günde sahip olma imkanı), gelişmiş sahtecilik (fraud) önleme filtreleri, 7 gün 24 saat hizmet veren uzman sahtecilik izleme ekibi ve daha birçok servisle e-ticaret sektörünün güvenilir iş ortakları arasında yer almak için var gücümüzle çalışıyoruz.

 

Peki sizce Türkiye pazarına yabancı yatırımcıların ilgisi nasıl?

Türkiye’deki ödeme sistemleri sektörü sergilediği hızlı büyüme ve sahip olduğu potansiyel ile global pazarda da dikkat çekiyor. Türkiye pazarına yabancı yatırımların ilgisi ve pazardaki oyuncuların halihazırdaki rekabeti de bunun iyi bir göstergesi.  BKM verilerine göre Haziran ayı itibarı ile Türkiye’de 53 milyon kredi kartı ve 87 milyon banka kartı var. Bu oldukça iyi bir rakam. Ödeme sistemleri alanında yeni teknolojilerin kullanıldığı oldukça gelişmiş bir altyapımız var. Bu altyapı genç nüfus ve yukarıda da belirttiğimiz kart rakamları ile harmanlandığında Türkiye’yi eşsiz bir pazar haline getiriyor. Diğer taraftan Avrupa’ya kıyasla yeni iş modellerini hayata geçirmek konusunda da oldukça iddialı olduğumuzu söyleyebilirim. Türkiye’nin ödeme sistemleri alanında oldukça gelişmiş bir ülke olduğunun bir göstergesi de geçtiğimiz aylarda, Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin’in İspanya’nın ikinci en büyük bankası BBVA’nın Global Ödeme Sistemleri’nin başına geçmesidir. Emininiz BBVA, Mehmet Sezgin’in tecrübelerinden oldukça faydalanacaktır.  Benzer haberleri ilerleyen yıllarda da sıklıkla duymayı umuyoruz.

Ödeme sistemlerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Elektronik ticaretin geleceğinin mobil cihazlar üzerinde olacağına inanıyoruz. Mobile yönelik geliştirdiğimiz çözümlere ek olarak, web üzerinde dönüşüm oranını artırıcı birçok çalışma ile de sektöre destek olacağız.

Akıllı telefon erişimine (penetrasyon) rağmen mobil cihazların, kullanıcıların web’de yaşadığına benzer bir deneyim sunabilmesi halen mümkün değil. Bu noktada ödeme sistemlerine ve tek tıkla ödeme kavramına büyük iş düşüyor. Burada ödeme sistemleri yine kaldıraç vazifesi göreceklerdir.

Ancak mobil cihazlar üzerinden gerçekleşecek e-ticaretin gelişip olgunlaşması için daha vakit olduğunu düşünüyoruz. O açıdan şu an Türkiye online ödeme sisteminde yukarıda belirttiğimiz iki sorunun çözümlenmesinin daha önemli ve öncelikli olduğunu biliyor ve hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz.

Hangi bankalar ile anlaşmanız var?

PayU Türkiye olarak Türkiye’nin önde gelen banka ve lisansör kuruluşlarıyla yaptığımız işbirlikleriyle sektöre yenilikçi bir hizmet anlayışı getiriyoruz. Visa ve Mastercard gibi lisansör kuruluşların yanı sıra Akbank, İş Bankası, Yapı Kredi, Ziraat Bankası, Finansbank, Denizbank, Garanti ve Bank Asya gibi Türkiye’nin önde gelen bankalarla işbirliği halindeyiz. Bu sayıyı yakın zamanda artırmayı planlıyoruz.

PayU’yu kaç iş yeri ve kaç kişi kullanıyor?

PayU olarak şu an dünyanın 9 ülkesinde faaliyet gösteriyor ve 15 binin üzerinde online işletme ile çalışıyoruz. PayU Türkiye olarak sadece Türkiye’deki ihtiyaçlara odaklanıp, bunları karşılamak için faaliyetimize başladık ve ciddi bir yazılım geliştirme döneminin ardından sistemlerimizi 2 ay önce devreye aldık. Kısa sürede 60’den fazla işyeri ile aktif olarak çalışmaya başladık. 200’den fazla işyeri ile de sözleşmemizi imzaladık. Elektronik ticaret yapmak isteyen işletmelerin hızlı bir şekilde bu dünya ile tanışmasına olanak sağlıyoruz. Türkiye’de e-ticaret yapan her firmaya temas ederek, havayolu taşımacılığı şirketlerinden özel alışveriş kulüplerine, turizm şirketlerinden pazar yerlerine (marketplaces) kadar herkes ile çalışmak istiyoruz. Türkiye’de MasterCard ve VISA’nın yasakladığı kategoriler dışında kalan şirketlerle çalışıyoruz. Markafoni, Zizigo, Misspera ve Ucuzu.com gibi aktif olarak çalıştığımız ve çalışmak için görüştüğümüz birçok önemli şirket var.

Sizi diğer ödeme sistemlerinden farklı kılan nedir?

MasterCard ve VISA’dan aldığımız izinler kapsamında e-ticaret yapan veya yapmak isteyen işletmelere tek sözleşme ile altı bankanın sanal POS’una bir günde ulaşma imkanı tanıyoruz. 100’ü aşkın sahtecilik (fraud) önleme filtresi, PCI DSS ve SSL sertifikalarına sahip ödeme sayfaları, 7 gün 24 saat hizmet veren sahtecilik konusunda uzman ekibimiz ve işletmelerin ödeme süreçlerindeki risklerini (chargeback) en aza indirirken PayU’ya üyelik gerektirmeyen ödeme sayfalarımız ile üye işyerlerinin, müşterilerine kesintisiz alışveriş deneyim sunmasını sağlıyoruz.

Gelişmiş sahtecilik (fraud) önleme filtrelerimiz ve 7 gün 24 saat hizmet veren uzman sahtecilik izleme ekibimiz bulunuyor. Böylelikle e-ticaret şirketlerinin risklerini (chargeback) en düşük seviyeye indiriyoruz. İşyerlerimize bu modeli sunarken işyerlerinin PayU sanal POS’ları ile çalışması zorunluluğunu aramıyoruz. Dileyen her işletmenin bu hizmetlerden yararlanmasına olanak sağlıyoruz.

2013 hedefleriniz nelerdir?

Hedefimiz Türkiye e-ticaret sektörünün en güvenilen iş ortağı olup sunduğumuz katma değerlerle sektörü daha da ileriye taşımak. Türkiye’de elektronik ticaret yapan, yapmak isteyen hemen herkese temas ederek, iş yapış şekillerini ileriye taşımak arzusundayız. 2013’ün ilk yarısında üye işyeri sayımızın 1000’i geçmesini hedefliyoruz.

Türkiye’de E-Ticaret Pazarı ve PayU Türkiye – Webrazzi Röportajım

Bu röportaj 11 Ekim tarihinde Webrazzi’de yayımlanmıştır.

Fırat Demirel: Merhaba Emre Bey, kısaca kendinizden ve kariyerinizin sizi nasıl e-ticarete yönlendirdiğinden bahseder misiniz?

Emre Güzer: Çalışma hayatıma 2001 yılında Pamukbank’ta başladım. 2002 ve 2004 yılları arasında özel bir asistans şirketinde Boyner Backup kartın doğuş sürecinde yer aldım. 2004 yılında Garanti Bankası bünyesinde profesyonel anlamda Elektronik Ticaret’le tanıştığımda sektörün henüz emekleme aşamasında bile olmadığını söyleyebilirim.

Türkiye’nin köklü e-ticaret işletmelerinin henüz başa baş noktalarına ulaşamadığı dönemlerdi bu dönemler. İş modelinin büyük resmini çekmemde yardımcı olan ve tanıdığım en vizyoner insanlardan Savaş Şakar’la birlikte çalışıyor olmam benim için büyük şanstı. Nitekim Garanti Bankası serüveninin ardından, birlikte o dönemin en büyük ilaç deposunda çalışmaya başladık. 2005 yılında eczanelerden tek tuşla otomatik sipariş oluşturabileceğiniz sistemler kurduğumuzda şirketin B2B platformunun cirosu toplam cirosunun içerisinde yanlızca yüzde 1,5 idi. Yüzde 7’lik pay ile bıraktığımız B2B platformunun aylık cirosu şimdilerde en büyük B2C cirosuna eşdeğer seyrediyor. O dönem şirket ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirerek uygulamaya aldığımız CRM platformu şirketin tüm fonksiyonel departmanlarınca benimsenmiş ve halen faaliyetine devam ediyor.

F. Demirel: Bahsettiğiniz gibi e-ticaretle ilişkiniz pazarın ilk dönemlerine uzanıyor. Pazar büyürken siz neler yaptınız?


E. Güzer:
2007 yılında Teknoloji Holding bünyesinde faaliyet gösteren Embrio projelerinden olan, TIO bünyesinde dünyada satın alma fonksiyonunu kendi üzerinde barındırabilen “ilk ve tek” fiyat kaşılaştırma sitesi projesinde aktif olarak rol aldım. Bu zaman zarfında yapay sinir ağları ile ürün/kategori eşleştirililebilmesi amacı ile; Tübitak ve TTGV’nin desteklediği “E-Ticaret’te yapay zekaya dayalı güvenli veri tabanı entegrasyonu” projesinde çalışma imkanı buldum.

2008 yılında Garanti Ödeme Sistemleri’ne geri döndüğümde, BonusPay, yeni Garanti Sanal POS, alternatif doğrulama ve ödeme yöntemleri projeleri yöneticiliği yapma fırsatı buldum. Sektörün irili ufaklı birçok işletmesi ile bir araya gelerek gerek iş modellerinin iyileştirilmesi gerekse yaşadıkları fraud (sahtekarlık) risklerini minimize edebilmek maksadıyla danışmanlık faaliyetleri yürüttüm. Bu zaman zarfında BKM (Bankalararası Kart Merkezi) eğitimleri başta olmak üzere birçok üniversite ve eğitim kurumunda Elektronik Ticaret iş modelleri, fırsatlar ve ödeme sistemleri eğitimleri verdim. Sektöre yeni giren oyuncuların ilk uğrak noktasının bankalar olduğunu düşündüğünüzde şimdilerin popüler oyuncularının neredeyse tamamıyla henüz doğmadan önce tanışma, kampanyalar düzenleme ve gelişimlerine kendi gözlerimle tanıklık etme şansı yakaladım.

Eylül ayı itibariyle Naspers’ın global ödeme sistemi PayU ile kariyerimi birleştirme kararı aldım.

F. Demirel: Naspers’a girmeden önce bankaların e-ticaretin yükselişini nasıl gördüğünü sormak istiyorum?

E. Güzer: Türkiye’de Elektronik Ticaret’e ilk yatırım bankalar tarafında yapıldı. Uzun yıllar bankalar ve online işletmeler tüketiciyi tanımaya, online alışverişe özendirmeye çalıştı. Bazıyanlışlar da yapıldı tabi, mesela bir banka seneler önce “sanal kart” lansmanında, -internet üzerinden yapılan en güvenli alışveriş budur” argümanı ile çıktığında, yeni yeni oluşmaya başlayan, kredi kartı ile online ödeme alışkanlığı yara aldı. Bu durum sektörün büyük oyuncuları tarafında da tepkiye yol açtı.

Online Cüzdan’ların Geleceği

Kısa kısa da olsa twet attığım ve sektörü ilgilendirdiğini düşündüğüm konular hakkında bloğa da yazmaya karar verdim. Bildiğiniz gibi atılan twet’ler hava fişek misali ve bu durum içeriğe sonradan erişimi imkansız kılıyor.

Kredi kartlarınızı entegre ederek, sadece kullanıcı adı ve şifresi ile ödeme yapabilmenize olanak sağlayan cüzdanlar özellikle “mobil cihazlardan” yapılan alışverişlerde son derece hızlı çözümler sunuyor. Türkiye’de Paypal, Ipara ve PayU‘nun diğer katma değerli servislerine ek olarak Türkiye’ye getireceği “CheckOut” gibi değerli servisler 2012 yılında adından oldukça söz ettirecek. BKM’nin de birkaç pilot banka ile “BKM Express” üzerinde çalıştığını biliyoruz.

Tam da burada sormak istediğim konu cebinizde kaç cüzdan taşıyorsunuz? Online dünya’ya model aldığımız fiziksel dünya’da Boyner’den alışveriş yaparken farklı bir cüzdan, Migros’tan alışveriş yaparken farklı bir cüzdan kullanmıyoruz değil mi? Demek ki online dünyanın da gideceği yerde onlarca farklı cüzdan yok! Bu geçiş döneminde bahsi geçen firmalar kendi üzerlerinde maksimum sayıda kullanıcı tutarak, olası bir entegrasyonda güçlü taraf olmayı planlayacaklar.

Küçük bir not; Bahsi geçen uygulamalar içerisinde sadece PayPal kredi kartı bilgilerine ek olarak “CVV” kodunu da saklıyor. Sony Online’da yaşanan olaya benzer bir durum bir anda dengeleri de değiştirebilir.

UYARI; Bu modeller internet üzerinden alışveriş yapmanın “en güvenli yoluymuş” gibi pazarlanmamalı. Bu yaklaşım, insanların alışık oldukları ödeme yöntemlerinin güvensiz olduğu izlenimini yaratacak, ne ilgili firmaya ne de sektöre bir şey kazandırmayacaktır.

Online Alışverişlerde 3D Secure Kullandırmalı mıyım?

21  Temmuz tarihinde Eticaret MAG’de yayınlanan yazımı aşağıda bulabilirsiniz.

Elektronik ticaretle ilgili yazılan birçok kitapta, verilen eğitimlerde hatta katıldığınız organizasyonlarda genellikle bu iş yapış şeklinin avantajlarına değinilir. 7/24, dünyanın her yerine az maliyetle satış yapabiliyor olma fikri, kolları hemen sıvama dürtüsü uyandırır.

Derinlemesine incelenmeyen nokta; elektronik ticarete konu olan işlemlerin CNP (Card not Present)olmasından dolayı barındırdığı charge-back (ters ibraz) riskidir.

Kısaca açıklamak gerekirse; kart sahibi, alışverişini takip eden 4 ay süre ile (bu süre kısalmaz, lakin uzayabilir) birkaç itiraz kodundan birini seçerek bankası aracılığıyla alışverişine itirazda bulunabilir. Kötüye kullanılabilir endişesi ile detaylarına girmeyeceğim bu itiraza konu olan işlemde, 3D Secure doğrulama yöntemi yok ise; kart sahibi lehine sonuçlanacak bir süreç devreye girmiş olur ve dolayısıyla konu işyerinin zararı ile sonuçlanır.

Avrupa’nın birçok ülkesinde fiziksel dünyada yaşanan Chip&PIN dönüşümü ile birlikte kredi kartı kopyalama riski minimize edilmiştir. Bu gelişme herhangi bir yolla ele geçirilen ve kopyalanamayankredi kartlarının internet üzerinde kullanılmaya başlamasına yol açmıştır. Dolayısıyla fiziksel dünya riski azalırken, online dünya işyerleri için daha riskli bir hal almıştır.Türkiye 3D Secure Kullanımı (2010)

Uzun yıllardır Türkiye’de kullanılan ve gün geçtikce daha son kullanıcı dostu bir hal alan 3D Secure doğrulama yöntemi , dolandırıcılık nedeni kodlu itirazların önüne geçerek riski minimize edebilmek maksadıyla ; MasterCard ve VISA tarafından geliştirilmiştir.

Kısaca CHIP&PIN’in internet üzerindeki versiyonu olarak adlandırabileceğimiz bu ürün, 2010 yılına kadar yeterli ilgiyi görmemiş olsa da, özellikle 2010 yılı birlikte Türkiye’de gerçekleşen tüm e-ticaret transaction’larının %12’sinde kullanılmıştır. Sigorta ve acenteler aracılığıyla yapılan ciroları bir kenara koyarsak bu oranın yaklaşık %23’e çıktığını görürüz.

Yukarıdaki tabloda 2010 yılında Half ve Full Secure doğrulanan toplam transaction sayısını bulabilirsiniz. 2011 yılında bankaların 3D Secure sayfaları optimizasyonları ile bu adetlerde %30’luk bir artış beklediğimi de eklemek istiyorum.

2010 yılı ile birlikte özellikle ISKI, IGDAS, Gelir İdaresi Başkanlığı vb. devlet kurumlarının elektronik ticaret’le tanışması ve sadece 3D Secure doğrulama yöntemi ile ödeme kabul etmesi, bu doğrulama yöntemininin Türkiye’de kullanım oranını artıran bir kaldıraç vazifesi görmüş, işletmelerin 3D Secure yüzünden ciro kaçırırım endişesini ortadan kaldırmaya başlamıştır.

Öyle ki “Private Shopping” gibi rekabetin yoğun yaşandığı bir modelde bile sektör büyüklerinden bazıları 3D Secure’suz yola devam ederken, bazıları sadece 3D Secure doğrulama yöntemi ile ödeme kabul etmektedir. Bugün birçok büyük B2C, C2C hatta B2B full secure veya belirledikleri bazı kurallara takılan üyeleri 3D Secure ile alışverişe yönlendirmektedir. (Örneğin; yeni üye ve kolay paraya çevrilebilir bir ürün alıyor ise)

Gelelim 3D Secure kullanmalı mıyım sorusunun cevabına, sektörde karşılaştığım 3 tip işletme var. Kısa kısa açıklamaya çalışacağım.

3D Secure’u ciro kaçırırım endişesi ile kullanmak istemeyenler

Bünyesinde tecrübeli fraud (sahtekarlık) departmanı kurmuş, yüksek kar marjı ile çalışan, uzun yıllar sektörde faaliyet gösterdiği için; müşteri database’i oluşturmuş online işletmeler. Bu tip işletmeler 3D Secure’u genellikle bazı kurallara takılan üyeleri doğrulamak için kullanırlar. Bugün sektörde faaliyet gösteren birçok büyük B2B ve B2C’de 5 ila 15 kişi arasında fraud ekipleri bulunmaktadır.

3D Secure olmadan faaliyetlerine devam edemeyecek olanlar

Özellikle düşük kar marjı ile çalışan ve riskli ürün grupları olarak adlandırılan, kolay paraya çevrilebilen ürünler satan işyerleri (altın, kontör, cep telefonu, uçak bileti vb.)

Burada yaşanabilecek bir charge-back düşük kar marjı ve yüksek sepet ortamalasından dolayı işyerini zarara uratacağından, işyerinin 3D Secure’suz yaşamaya devam edebilmesi mümkün değildir.

3D Secure’den habersiz, tesadüfen faaliyetlerine devam eden işyerleri

Düşük kar marjı ile kolay paraya çevrilebilen ürün satışı yapan, bünyesinde fraud birimi kurmamış işyerleri. Dolandırıcılar tarafından keşfedilene kadar faaliyetlerine devam edebileceklerdir.

“Elektronik Ticarette Fraud Önleme Yöntemleri” ile başladığım online ödemede güvenlik olgusunu, 3D Secure ve Türkiye’de kullanımı ile bir adım öteye taşımayı planladım. Güvenlik nedeniyle detaylandıramadığım birkaç nokta olsa bile, özellikle bankaların 3D Secure sayfalarında yakın zamanda yapılan optimizasyonlar ile birlikte artan müşteri deneyimi fırsatları beraberinde getiriyor.

Diğer taraftan, Türkiye’de kullanılan debit kartların (69 mio adet) sadece 3D Secure ile online provizyon alabiliyor olması kredi kartı kullanmayan, debit kartı ile online alışveriş yapmak isteyen kullanıcılara da altyapı sağlayabilmenize olanak sağlıyor.

 

Türkiye’de Mikro Ödeme Sistemleri ve Ciroları

Webrazzi’nin düzenlediği Türkiye ve Dünya’dan online oyun ve yarattığı ekosistemin konuşulduğu organizasyonda Mikro Ödeme A.Ş Genel Müdürü Alper Akcan’ın aktardığı bazı rakamları paylaşmak istiyorum.  Red Herring’in 2011 yılı ilk 100 teknoloji listesinde de yer alan ilk Türk şirketi olma özelliği taşıyan Mikro Ödeme A.Ş’nin paylaştığı rakamlar sektörle ilgili projeksiyon çıkarabilmek için önemli.

Rakamlara geçmeden önce; yakın zaman öncesinde PayPal’ın Türkiye’de faaliyetine başlayarak sektörle ilgili çeşitli organizasyonlara sponsor olduğunu, PayPal’ın açtığı yoldan birçok alternatif ödeme yönteminin Türkiye’de yerleşik ofis açmak üzere olduğunu hatırlamakta fayda var. Buna ek olarak; GittiGidiyor ortaklarının üzerinde çalıştığı Ipara’nın yakın zamanda faaliyete başlayacağı biliniyor.

Banka ve birkaç sektör paydaşının da Mikro Ödeme pazarından pay almak istediğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle bankaların Sanal POS alım zorluklarını aşarak, işyerlerine sağlayacakları alternatif ödemeler, operatör  komisyonlarından dolayı %5-40 arası komisyon oranlarıyla çalışan Mikro Ödeme yöntemlerinin karşı argüman geliştirmesini sağlayacaktır. Bu çeşitliliğin Elektronik Ticaret işletmecilerinin ve kullanıcıların lehine sonuçlanacağı şüphesiz!

Gelelim Mikro Ödeme A.Ş’ye, yaklaşık 26 aydır faaliyet gösteren Mikro Ödeme A.Ş’nin çalışmaya başladığı ilk operatör Turkcell, bunu sırasıyla Avea ve Vodafone takip etmiş ve 3 operatörün bu sisteme dahil olmasıyla tüm mobil cihazladan ödeme yapılabilmesine olanak sağlanmış.

Mikro Ödeme pazarının yaklaşık %70-75’ini bünyesinde barındıran şirket toplam 5,048.147 adet transaction’a ev sahipliği yapmış, Bu zaman zarfında online oyunlarda Mikro Ödeme altyapısıyla yapılan ciro; 33,406.250 dolar. Türkiye’de online oyun ekosisteminin 70-100 mio dolar aralığında olduğu düşünüldüğünde cironun yarısına yakınının MÖ ile alındığını söyleyebiliriz. İlgi çekici nokta; Mikro Ödeme’nin en pahalı olduğu sektör; oyun ve içerik, dolayısıyla bu cironun yaklaşık %35’i komisyon olarak işyerlerinden kesilmiş olmalı. Bu da sektörde yakın zamanda ciddi rekabetin yaşanacağının bir göstergesi.

Haziran ayı ile birlikte sepet ortalaması 11,16 TL’ye çıkmış ki bu rakam Mikro Ödeme için oldukça yüksek, 2012 öngörüsünde bu rakamın 10 dolar seviyelerine çıkmasını bekliyorlar.

Kısaca; Alternatif ödeme yöntemlerinin yeni yeni yatırım yapmaya başladığı sektöre bundan yaklaşık 2,5 yıl önce giren ve birçok zorluğa rağmen oldukça yol kateden Alper’i kutlamak lazım. Küçük bir öneri; özellikle oyun sektörü için recurring ödeme opsiyonu hemen devreye alınmalı

Mobil Cüzdan’a Kavuştuk! BonusluAvea

Mobil cüzdan konusu yıllardır gündemi meşgul eder.  Iphone, Android’li cihazlar, Blackberry,  tablet gibi akıllı cihaz sektöründe yaşanan patlama, yaygınlaşan NFC (yakın saha iletişimi) destekli POS cihazları, tüm işleri için cihazlarında bir uygulama bulabilen tüketici algısında yaşanan değişim, tüm partilerin yeterli olgunluğa ulaştığı bir ortamı beraberinde getirdi.

Garanti Bankası ve Avea’nın birlikte ortaya çıkardığı, Aralık ayı başında Paris’te düzenlenen Cartes Fuarı‘nda lansmanı yapılan BonusluAvea ile birlikte nihayet banka kartı ve GSM operatörü entegre çalışmaya başladı. Hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştıracak bu uygulamanın ardından diğer banka ve operatörlerinde yakın zamanda bu uygulamaya dahil olacaklarını söylemek için çokta ileri görüşlü olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Bu durumda cep telefonlarından şifreli giriş yapabildiğimiz menülerden  seçim yaparak, dilediğimiz kartla alışverişimizi sonlandırabileceğiz.

Telefon üreticilerinin mikro kartlar için herhangi bir yuva üretmemesinden dolayı kuyruklu bonus şeklinde doğan ürünü metal kapaklı cep telefonlarında ve iphone’da kullanabilmek şimdilik mümkün gözükmüyor. Iphone 5’lerde kart yuvası, NFC desteği şimdiden konuşulmaya başlandı. Bildiğiniz gibi Google Nexus S bu yuvayla birlikte raflarda yerini almıştı. Kısa va orta vadede  getirdiği kolaylıktan dolayı kart yuvalı cihazların tercih sebebi olacağı düşünüldüğünde, diğer markalarında bu geliştirmeyi yapması kaçınılmaz bir hal alacak gibi gözüküyor.

Uygulamanın en güzel taraflarından biri, kullanabilmek için banka müşterisi zorunluluğu aranmaması, sadece Prepaid (ön ödemeli) kart özelliği ile de BonusluAvea kullanılmaya başlanabilir. Ulaşım dahil birçok projede kullanılabilecek bu ön ödemeli kartların online doldurulabileceği web sitelerini de yakın zamanda göreceğiz gibi gözüküyor. Dönüp dolaşıp Elektonik Ticaret’e getirmek üzereyim konuyu anlayacağınız üzere.

Hızlı Linkler

Nasıl Başvurabilirim

Neler Yapabilirim

Destekleyen Cep Telefonları

Elektronik Ticaret’in Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı

13 Ocak’ta TBB‘de düzenlenecek olan muhtemel son toplantı öncesi tasarının getirdiklerine bir bakalım. Yapılan toplantılar ilgili komisyonun herhangi bir görüş isteyebilecek olmasına karşın ön hazırlık olarak yapılıyor. Herhangi bir görüş alınmadan tasarının onaylanması da mümkün gözüküyor.

Toplantının ardından notlarımı derleyip, yazmaya çalışacağım.

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı, elektronik ticaret yapan firmalar kadar, reklam, pazarlama ve bilgilendirme faaliyetlerinde e-posta, SMS gibi elektronik iletileri kullanan tüm firmaları etkileyecek düzenlemeler içeriyor.

“Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” 2009 yılı sonunda çeşitli kurum ve kuruluşların görüşüne sunuldu. Bu tasarı ile Avrupa Birliği’nin 2000/31 sayılı Elektronik Ticaret Direktifine uyum sağlanması amaçlanıyor. Avrupa Birliği E-Ticaret Direktifi, bilgi toplumu alanında hizmet verenlerin tâbi olacakları hükümleri ve sorumlulukların yanısıra, elektronik ortamda yapılacak sözleşme, iletiler, bilgilendirmeler ve kurallara ilişkin yükümlülükleri belirlemekte.

Kanun tasarısında, elektronik ticarete ilişkin ana ilkeler düzenlenmiş, diğer kanunlarda düzenlenen alanlara iki istisna haricinde değinilmemiş durumda. Bunlardan ilki, elektronik ticarete güvenin sağlanması ve dolayısı ile yaygınlaşabilmesi için, elektronik ortamda şeffaflık ve erişilebilirliğin sağlanması yaklaşımı ve bununla ilgili olarak öngörülen yükümlülükler. Bu yükümlülükler arasında; elektronik hizmetin alıcısının satın alacağı mal ya da hizmeti tanıyabilmesi, onu yanıltabilecek bilgilerin önüne geçilmesi, sözleşmenin sonradan erişilebilir kılınması ve hataların sonradan düzeltilmesine imkan verilmesi gibi konular yer almakta.

Yasalaşması beklenen yeni tasarıya göre, elektronik ortamda işlem yapacak olan kişiler, bir internet sitesinin kime ait olduğunu, firma iletişim bilgilerini, bu sitede nasıl işlem yapılacağını görebilmeli.  Sözleşme metni, bu sözleşmeye daha sonra ne şekilde ulaşılabileceği bilgileri kullanıcılar ile açıkça paylaşılmalı. Diğer taraftan, elektronik ortamda yapılan iş, belirli bir meslek grubunu işaret ediyorsa (doktorlar, eczacılar gibi) ve bu meslek mensuplarının uymakla yükümlü olduğu birtakım davranış kuralları varsa, bu tür etik kurallara nereden ulaşılacağı sorusunun cevabına da web sitesi üserinden erişilebilir olmalı.

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısında yer alan ikinci önemli alan ise istenmeyen (spam) e-posta ve SMS gönderilerine ilişkin. Bir e-posta listesine üye olmadan ya da izni ve haberi olmadan bir kişiye gönderilen elektronik iletiye “spam” denir. Yasanın genel gerekçesinde Türkiye’nin istenmeyen elektronik postaların yayıldığı ülkelerin başında bulunduğu belirtilmiş. E-posta gönderimi için izin alınması konusunda, dünyada belirlenen iki sistem var. Bunlardan ilki önceden izin alma koşuluna dayanan “opt-in”, diğeri ise,  herhangi bir mesajı “bundan sonrası için almayı reddetme hakkı” olarak tanımlanan “opt-out”.  Tasarıda Avrupa Birliği’ne üyelik süreci ve uyum çalışmaları göz önüne alınarak istek dışı elektronik iletiler ile ilgili bölüm önceden izin alma yöntemine göre hazırlanmış, yani mesajın reddi yerine önceden izin alınması şartı getiriliyor. Buna paralel olarak, herhangi bir andan itibaren bu mesajları almama yolu ve bilgisi de kolay, erişilebilir ve ücretsiz olmalı.

E-posta gönderimindeki tek istisna, tacir ve esnaflara önceden izin alınmaksızın ticari amaçla reklam gönderilebilir olması.

Yeni yasa tasarısına göre, bu maddelere aykırı hareket edenlere uygulanacak idari para cezası 100.000 TL’ye kadar çıkabiliyor. Örneğin tasarı kapsamında değişiklik yapılan Haberleşme Kanunu’nun 50. maddesinin 5. fıkrasına göre; “Abone ve kullanıcılarla, önceden izinleri alınmaksızın otomatik arama makineleri, fakslar, elektronik posta, kısa mesaj gibi elektronik haberleşme vasıtalarının kullanılması suretiyle doğrudan pazarlama, siyasi propaganda veya cinsel içerik iletimi gibi maksatlarla istek dışı haberleşme yapılamaz. Abone ve kullanıcılara, verdikleri izni geri alma hakkı kolay ve ücretsiz bir şekilde sağlanır. Bu maddeye aykırı hareket edenlere 10 bin TL’den 100 bin TL’ye kadar idari para cezası verilir.”

OPT-IN Nedir?

“Opt-in” elektronik iletilerin ilkinde dahi önceden izin alınması yöntemidir.

OPT-OUT Nedir?

Alıcıların ilk elektronik postadan sonra reddetme hakkını kullanmasıdır.

Kanun tasarısının tam metnine aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz.

http://www.kgm.adalet.gov.tr/gg/etic.pdf

Kaynak: eticaret.garanti.com.tr

Artık Daha Kısa

Ahmet Kırtok uzun süredir üzerinde düşünsem de yazmaya fırsat bulamadığım bir konu hakkında kısa ve gayet net bir tespitte bulunmuş;  140 karakter kısıtıyla hayatımıza giren Twitter’ın blog güncelleme frakansını düşürdüğünü,  nispeten daha hızlı ve daha az özenli içerik üretimine ortam hazırladığını biliyoruz.  Makale tadında üretebileceğim birçok içeriği sebebi ne olursa olsun ki başlıcaları üşengeçlik ve zamansızlıktır. Twitter’da,  nispeten daha az faydalanılabilir, erişilebilir bir ortamda paylaştım.  Üretmeme rağmen aradığımda bile ulaşamadığım bir içerikten bahsediyorum!

Yeni neslin iş yapış şekilleri, dikkat eksikliği, aşırı bilgi yüklenmesi  göz önüne aldığında 140 karakter kadar kısa olmasa da 500-600 kelimeyi çokta aşmayacak şekilde daha hızlı tüketilebilecek içerik üretmeyi planlıyorum. Değerli Hocam Uğur Özmen yıllardır başarılı bir şekide yapıyor bunu.

Satışta Tsunami Etkisi

Kısa süreli de olsa birlikte çalışma imkanı bulduğum Sevgili Anıl Altaş’ın, kitaplıklarda mutlaka yerini alması gerektiğini düşündüğüm kitabı, MediaCat/Digitalage ile birlikte yayımlandı. Özellikle sektöre adım atmak isteyen geleneksel mağazaların veya faaliyetine yeni başlayan online mağazaların adım adım yapması gerekenleri bulabilecekleri çok değerli bir kaynak oluşturmuş Anıl.

Değerli hocam Prof. Dr. Şule Işınsu Özmen’in geçtiğimiz yıl yenilediği Ağ Ekonomisinde Yeni Ticaret Yolu E-Ticaret adlı kitabı da sektör için çok değerli kaynaklardan biri, yıllar önce ilk baskından da oldukça faydalandığımı söyleyebilirim.

Sektörle ilgili üretilen kaliteli içerik ve farkındalık, yıllarca dinleyerek ezberlediğimiz başarı hikayelerine yenilerini eklememizi sağlayacak, bunun olmaması için hiçbir neden göremiyorum.

Bununla birlikte Sevgili Anıl’ın birkaç sorusunu ve cevabını aşağıda paylaşıyorum. Geri kalanı için kitabı edinmeniz gerekecek,

Sanal Pos başvurularında, eticaret sitelerinden beklediğiniz temel koşullar nelerdir? Başvuruların şubeden alınması, GN. mudurluge yonlendirilmesi, sürecin kısalması için neler yapılması gerekliliği, hangi başvurulara direk red verildiği vs…)

Garanti Ödeme Sistemleri olarak en temel beklentimiz Müşteri ile fiziksel temas içerisinde bulunamayan  web sitelerinin, oluşabilecek negatif müşteri deneyiminin önüne geçebilmek maksadıyla iyi hazırlanmış, doğru ve güncel bilgiler ile müşterinin satın alma davranışı  üzerinde olumsuz etki yaratabilecek soru işaretlerini ortadan kaldırabilmiş olması. Gerek müşteri tarafında yaşanabilecek memnuniyetsizlikleri giderebilmek gerekse işyerini zarara uğratabilecek ters ibraz (charge-back) risklerini minumuma indirebilmek maksadıyla; Sanal POS başvurularında şekil şartları  arıyor ve işyerlerinin bu şartlara uymalarını bekliyoruz.

Kredi kartı sahtekarlıklarını önleme, en aza indirgeme konusunda tavsiyeleriniz nelerdir?

Kart sahibinin alışveriş esnasında,  fiziksel olarak işyerinde olmadığı işlemler “Card Not Present” işlemler olarak adlandı lıyor.  Bu işlemlerde kart sahibinin iki türlü itirazı söz konusu olabilir. Bunlardan ilki “Bu işlemi ben yapmadım” itirazıdır. Sektörde yaşanan itirazların birçoğu bu neden kodu ile gelmekte ve işyerlerini zor durumda bırakmaktadır. Bu riski minimize edebilmenin yolu; Visa tarafından “Verified by Visa” Mastercard tarafından “SecureCode” olarak isimlendirilen “3D Secure” doğrulama yönteminin kullanılmasıdır. 3D Secure, Chip&PIN uygulamasının online versiyonu olarak düşünülebilir. Kart sahibi online alışveriş sırasında daha önce kayıt yaptırdığı 3D Secure şifresini girerek işlemini sonlandırır. İşyeri Garanti Sanal POS yönetim ekranlarında bu işlemin 3D şifresi ile doğrulandığını görür.

Diğer itiraz konusu; “Bu ürün/hizmeti almadım” içerikli taleplerdir. Kargo teslim tutanağı, sistem üzerinde saklanan loglar ile ispatı gerçekleştirilir. Charge-back (ters ibraz) süreci ile  açıklamayı http://eticaret.garanti.com.tr/Guvenlik/Chargeback-Ters-Ibraz-Nedir.aspx adresinde bulabilirsiniz.

3D Secure’e ek olarak işyerlerinin kendi altyapılarında yapmaları gereken geliştirmeler de vardır. İşyerleri sistemsel kontroller ile provizyona konu olacak kart bilgilerini web servisleri aracılığı ile bankaya göndermeden önce aşağıdakilere benzer kontroller yapabilir.

1. Ürün veya hizmet sağlayıcılar, kendilerinden İlk defa alışveriş yapan müşterilerine,
2. Ortalama sipariş tutarının çok üzerindeki siparişlere .
3.  Çiçek gibi birden fazla alınması doğal olan ürünler dışınd a aynı üründen birden fazla içeren siparişlere
4. Özellikle cep telefonu gibi fiziksel boyutları küçük, değerleri yüksek ve ikinci el satışı kolay ürünler  için çalıntı mal olarak satılması kolay ürün  siparişlerine
5.  Kendine ait kartı kullanılmaması ve doğru kart şifresini bulmak için denenmesi riskine karşı benzer kart numaraları ile ard arda birden fazla deneme yapıldıktan sonra başarılı olan siparişlere,
6. Aynı kart numarası ile farklı son kullanım tarihi denemeleri,
7 . Aynı kart numarasını kullanan farklı müşteri  şiparişilerine
8. Aynı kart ile çok kısa sürede birden fazla işlem lere
9. Aynı IP adresi üzerinden birden fazla kart kullanım larına .
10. Web tabanlı ücretsiz e-posta adresleri veren sitelerden alınmış e-posta adres lerine .
11 . Türk Telekom’un online rehberine girilince gönderi bilgilerini doğrulamayan telefon numaraları na
12. Trace edildiklerinde fatura adresinde belirtilen şehirden farklı yerde çıkan IP adreslerine
13 . Yurtdışı kredi kartları ile gerçekleştirilen işlemlere ( Özellikle de IP adresi Türkiye’ye trace oluyorsa. )

Türkiye’de eticaretin önündeki en önemli engelin güven olduğunu biliyoruz. Garanti Bankası, eticarete en çok yatırım yapan finansal kurluşlardan başında yer alıyor. Kısa ve orta vadedeki planlarınızı paylaşabilir misiniz?

Türkiye’de gerçekleşen ilk Elektronik Ticaret işlemi 1998 yılında yine Garanti Bankası tarafından Türkiye’ye getirilen “ClearCommerce” altyapısı üzerinde gerçekleştirildi. Sektöre ilk giren olmaktan öte, sektörü oluşturan banka olarak; Elektronik Ticaret pastasını büyütmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Bununla birlikte detaylarını canlı ortama taşındığında görebileceğiniz alternatif doğrulama ve ödeme yöntemlerini bünyesinde barındıran Yeni Sanal POS’un inhouse yazılımı üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.  Mevcut ve potansiyel işyerlerini düzenli ziyaret ederek, iş modelleri ve fraud’u önleyici senaryolar hakkında bilgilendirmeler yapıyoruz.

Önümüzdeki dönemde elektronik ticaret de, işyerlerinin hayatlarını kolaylaştıracak, sektör paydaşları ile yapılan anlaşmalara devam edeceğiz. İşyerlerinin hızlı ve daha ucuz elektronik ticaret ekosistemine dahil olmasını amaçlıyoruz, çalışmalarımız devam edecek.  Bunun yanında Garanti Ödeme Sistemleri olarak 2009 yılı itibari ile BKM bünyesinde diğer bankaların personeline verdiğimiz Elektronik Ticaret eğitimlerine devam edeceğiz

Güncelleme: Sevgili Mahir sektörle ilgili tüm kitapları tek başlık altında toplamış. Buradan ulaşabilirsiniz.