Strict Standards: Redefining already defined constructor for class ftp_base in /home/emreguze/domains/emreguzer.com/public_html/wp-content/plugins/wordpress-automatic-upgrade/lib/ftp_class.php on line 56

Strict Standards: Redefining already defined constructor for class ftp in /home/emreguze/domains/emreguzer.com/public_html/wp-content/plugins/wordpress-automatic-upgrade/lib/ftp_class_sockets.php on line 8
E-ticaret | Emre Güzer - Part 3

Ürün Yorumları

Yapılan araştırmalar, tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen en önemli unsurun referans alabilecekleri diğer tüketiciler olduğunu göstermektedir. Özellikle günümüzde; büyük kitlelere ulaşabilen kişisel bloglar, bünyesinde yüzlerce yorum barındıran ve son kullanıcıya satış yapan e-ticaret sitelerinin kullanıcı satın alma tutum ve davranışları üzerinde büyük etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Öyle ki; birçok büyük şirket ürünlerini ağızdan ağza (WOMM) pazarlaması için; tanınmış bloglara test ürünleri göndererek bloglarında fikirlerini paylaşmalarını ister.

Deloitte’ın yaptığı araştırmaya göre kullanıcılar “satın almadan önce” diğer kullanıcıların yorumlarını %62 oranında okuyor, bu yorumları %99 oranında güvenilir buluyorlar. Bu orandan haraketle, e-ticaret yapan sitelerin kullanıcıları yorum yazmaya teşvik edecek modelleri geliştirmeleri gerekmektedir. Yorum sayısını artırmaya yönelik en bilinen model; yorum sayısı ve içeriğine göre kullanıcılara daha sonra satın alma esnasında kullanabilecekleri puanlar kazandırmaktır. Bu modelde dikkat edilmesi gereken husus; yorumların sayısından çok içeriğin kalitesi olmalıdır.

İçeriğinde yorum barındırmayan veya diğer alışveriş siteleri ile kıyaslandığında nispeten daha az yorum içeren sitelerin satışlarının da yorum sayısı ile orantılı bir şekilde daha az olması beklenir. Yorum ekleme fonksiyonun yaygınlaşması ile beraber, özellikle bünyesinde hiç yorum barındırmayan sitelerin son kullanıcılar üzerinde oluşturacağı algı, site üzerinden hiç alışveriş yapılmadığı, cansız bir site olduğu yönünde olacaktır. İnternet üzerinden kredi kartı bilgisini vermek suretiyle işlemlerini sonlandıran kullanıcılar, daha önce hareket, satış olmayan sitelere, nispeten daha az güveneceklerdir.

Devamı için tıklayın

Proje Doğru da Olsa, Beklentiler Önemli!

Projeler kusursuz tamamlansa dahi, öngörülemeyen, şirketlerin ya da müşterilerin kolay adapte olamadığı yeni açılımlardan dolayı gizli riskler söz konusudur.

Müşteri ile “el sıkışılan” kapsam, projede belirtilen zaman ve maliyet aşılmadan, kalite kabul kriterleri çerçevesinde gerçekleştirilmiş olması,  o projenin başarılı olacağı anlamına maalesef gelmeyecektir. Bu noktadan hareketle proje ekibinin başarısız olarak nitelendirilmesi de doğru olmayacaktır.

2005 yılında eczacılar için geliştirdiğimiz bir projede; eczacıların çok daha hızlı sipariş verebilmesini sağlayan, stoklarında meydana gelen kaçakları en aza, hatta sıfıra indiren bir sistem üzerinde çalışmıştık, tüm eczaneler kullandıkları ecza programlarına depolardan yaptıkları alışları e-fatura yöntemi  sistemlerine aktarabiliyor. B2B altyapısını kullanarak sipariş verebiliyordu.

Bu çalışmanın en büyük nedeni, eczanelerdeki yanlış stok yönetimi yüzünden, ecza depolarında acil sipariş yükünün çok ciddi boyutlara ulaşmasıydı. Öyle ki günde 20 kez motosikletli kurye ile acil sipariş veren eczaneler vardır. (bu sayı artmıştır muhtemelen)  Bu da şirket için ekstra maliyet anlamına geliyordu. Kar marjlarının çok düşük olduğu bu sektörde farklılık yaratmak şart olmuştu. Çünkü herkes aşağı yukarı aynı fiyattan satıyordu ilaçları.

Kabaca projeyi anlatmak gerekirse;

1.       Depolardan yapılan alımlar e-fatura ile eczanelere gönderilecek, eczaneler bu faturaları tek bir tuşla masaüstü programlarına işleyecek

2.       Eczane programları üzerinden tüm ilaçlar için bir kereye mahsus minimum stok seviyesi girilecek (bu programlar geçmişe yönelik detaylı raporlar verebiliyordu)

3.       Yapılan tüm satışlar barkod cihazları ile yapılacak, dolayısıyla stoklardan düşürülmesi sağlanacak,

4.       Tek bir tuşla sipariş oluşturularak, depo’nun B2B platformuna, XML web servisleri ile aktarılacak, sipariş oluşturulacaktı.

Mevcut durumda; eczaneler ilaçlarının bittiğini çok geç fark edip, “hastayı” (müşteri demek oldum olası içimden gelmez) oyalayarak acil ilaç siparişi verirler. Bu durumda depo, en yakın depo ya da cep deposundan motosikletli bir kurye ile ilacı takribi 10 dakika içerisinde eczaneye ulaştırır. (depoya olan maliyetinden bahsetmeye gerek yok sanırım)

Eczanelerin geleneksel sipariş yönetiminde telefon yolu ile olduğunu düşündüğünüzde; eksik, yanlış verilen siparişler. Operatör tarafından hatalı girilen siparişler vb. bahsetmeye de gerek yok,

Bu birkaç paragraf bile yukarıda çok dar anlamıyla anlattığım projenin önce eczaneler, sonrasında da depo için ne kadar verimli bir proje olduğunu kanıtlıyor.

Gelin görün ki projenin “çözümlenmesi” ve “planlama” aşamalarında konuştuğumuz. Bu iş yapış şeklini çok beğenen eczacıların büyük bir çoğunlu bile, alışılageldik iş yapış şeklini değiştirmek istemedi. Çünkü 20 yıldır bu şekilde çalışıyordu.

Bir diğer durum bazı eczanelerde siparişleri kalfaların veriyor olması. Kalfaların bu  sisteme sıcak bakmaması gerçeğiydi. Eczacı ne kadar bu sistemi kullanmak isterse istesin, kalfası bir gün kullanmadığında sistem hata veriyordu. Oysa biz görüşürken kalfalar ile değil, eczacılar ile görüşmüştük, hiçbirisi de benim eczanemde siparişleri kalfalar verir dememişti.

Proje ile ilgili Trabzon, Eskişehir ve birkaç ilde daha birçok eczacı ile görüştüm. Özellikle yeni eczacılardan çok olumlu geri bildirimler aldım. İlk kez bu sistem ile çalışmaya başladıkları için, çok kolay ve hızlı adapte olabiliyorlardı.

İşin özü, yeni eczacılar sistemi çok hızlı benimseseler de, nispeten eski eczanelerde aynı sonucu alamamamıştık, hatta bu verileri bir şekilde kendi sisteminize mi aktaracaksınız sorularıyla da muhatap olmuştuk, Projenin şu anki durumunu bilmiyorum. Fakat merak etmiyor da değilim.

İş yapış şekillerinin değiştirilmesi ile ilgili bir iki yazı yazmıştım, bunlardan birini örneklemek istedim.

Akıllı Siteler Tasarlamak – 2

Müşteriyi iyi tanımamızı sağlayan, değerlendirilmeyi bekleyen onlarca veri dururken neden “geleneksel görevliler” kadar aktif satış yapamıyor sitelerimiz?

E-CRM’in Nimetlerinden Faydalanın başlıklı yazımda da verdiğim örneklere eklemeler yaparak biraz detaylandırmak istiyorum.

Alışveriş siteleri ana sayfa, kategori sayfaları gibi ara sayfalara çeşitli ürünler koyarak bu ürünlerin tıklanma performanslarını takip ederler. Çok hızlı satışa dönecek, belki de karlı ürünleri listelemektir buradaki amaç, mağazada ürün yelpazesinin geniş olduğunu göstermek maksadıyla ilginç kategorilerden de birkaç ürün serpiştirilir aralara.

Hal böyle olunca; bilgisayar, elektronik, cep telefonu gibi ürünlerle hiç ilgilenmeyen müşterilerin ana sayfasında çoğunlukla bu kategorilerden oluşan ürünler yer alır. Bu ürünler kar marjları düşük olsa da dolaşım hızları yüksek, sıcak ürünlerdir.

Alışveriş Sitesinin kategori ağacında yine bu ve benzeri kategoriler ön plana çıkarılır. Orta ve büyük ölçekli bir B2C’nin kategori ağacının en az 2.500 kırılımdan oluştuğunu düşündüğünüzde arka plana atılan kategorilere ulaşmanın ne kadar zor olduğunu anlayabilirsiniz.

Oysaki siteye giriş yapmış kullanıcı daha önce bu kategorilerden hiç ürün sipariş vermemiş, bu kategorileri gezmemiş, hatta bu ürünler ile ilgili gönderilen bir mailinge tıklamamıştır.

Burada yapılması gereken, sitenin tüm içeriğinin kullanıcının daha önce site üzerinde bıraktığı izlere, deneyimlerine göre yeniden şekillendirilmesidir. Proje birkaç faz’a bölünerek başlatılabilir. Öncelik ana sayfada yer alan ürünlere verilmelidir.

Site içerisinde yapılan kampanya duyuruları içinde aynı durumdan söz edebiliriz. Buna daha sonra değinelim.

Bu şekilde müşteri tutumuyla çok daha örtüşen, müşterinin kendisini daha özel hissettiği, dolayısıyla sadık müşteri halini aldığı “Alışveriş Siteleri” tasarlamak yolunda bir atılmış olabilir.

Bazılarımız yukarıda bahsettiğim yapının Web 3.0 ile birlikte mümkün olabileceğini düşünüyor olabilir. Bu yapıyı tasarlamak mevcut teknoloji ile mümkündür. Yeter ki kültürünü kavrayarak arkasında durabilelim.

Bir sonraki yazımda “Akıllı Alışveriş Sepetlerini” anlatmaya çalışacağım.

Akıllı Siteler Tasarlayın

Teknolojik gelişimlerin çok hızlı bir şekilde web sitelerine yansıyabildiği günümüzde, – belki de bu değişikliklerden en az etkilendiğini düşündüğüm yapıların başında B2C olarak nitelendirdiğimiz alışveriş siteleri geliyor.

Gerek ödeme sayfaları gibi karmaşık yapıların değişikliklerindeki zorluklar, bu değişikliklerin kullanıcı alışkanlıkları ile örtüşmeyebileceği endişesi, gerekse; sayfa, ürün sayılarının fazlalığı, “yeniliklerin” bu sitelere adaptasyonunu zorlaştırıyor. Daha doğrusu “yenilikleri” göz ardı edilebilir kılıyor.

Halihazırda alışveriş yapan sadık kullanıcılar, sektör içerisindeki sitelerin altyapılarının birbirine yakın olması, radikal bir değişiklik için erken olduğu izlenimini uyandırıyor olabilir. Göz ardı edilmemesi gereken, yapılmayanı bir gün birilerinin yaparak farkındalık yaratabileceğidir.

Tasarım, kullanım kolaylığı bir yana alışveriş sitelerinde gördüğüm önemli eksiklerden biri sitelerin “akıllı tasarlanmaması” mevcut teknolojiler göz önüne alındığında fazlasını istemenin müşterinin hakkı olduğunu düşünüyorum.

Geleneksel mağazalarda satın alma davranışlarımızı etkileyen birçok unsur ile karşılaşırız. En basiti, herhangi bir şey sormak istediğimizde hemen bir yetkili ararız. Kendisi ile ilgilenilmediği için mağazayı terk eden müşteriler olduğunu tahmin etmek hiçte zor değil,

Yetkiliye ulaşabilirsek; yetkiliden ürün ile ilgili detay bilgi öğrenir. Hatta bize farklı ürünler önermesini isteriz. Ekstra kampanya, indirim, hediye gibi bilgileri alabileceğimiz bir iletişim ortamı oluştururuz.

Gerekirse pazarlık yapar, (adettendir) firmanın iyi müşterisiysek ayrıcalıklarımızdan faydalanırız. Oturup bir kahve içtiğimiz bile olur.

Satın alma eyleminden vazgeçtiğimiz sırada görevlinin “Satış” becerileri devreye girer ve müşterinin fikri üzerinde belirleyici bir rol oynar. En az 5 adımdan oluşan bir ödeme adımı yoktur. Kasadaki arkadaş sizi yönlendirirken halinizi hatrınızı sormayı da unutmaz.

Alışveriş sitelerinin tutması gerektiğini düşündüğüm birkaç veri tipini burada listelemeye çalışmıştım. Bu veriler sonucunda elde edilecek aksiyon planlarının yukarıda bahsettiğimiz geleneksel görevlide bulunabilmesi mümkün değil…

Çok uzun bir yazı olmasını istemiyorum. Devamını da yazacağım.

E-Ticaret > B2C

Son zamanlarda E-Ticaret kavramı ve E-Ticaret cirolarının, B2C kavram ve ciroları ile karıştırıldığını gözlemliyorum…

Yayınlanan BKM cirolarına bakıldığında; Türkiye toplam B2C pazanın E-Ticaret ciroları içerisinde küçük bir yer tuttuğunu görürüz. Bu oran diğer ülkere baktığınızda ne eksik ne fazla, E-Ticaret cirolarını artırdığımızda buna paralel olarak B2C pazarını da büyütüyor olacağız.

E-Ticaret için yapılan her yatırım, yeni ödeme metodu, kullanıcıların internet üzerinden kredi kartı ile ödeme alışkanlığı kazanmasına dolayısıyla bir müddet sonrada online ürün / hizmet siparişleri vermesine neden olacaktır. Bununla ilgili bir örneği burada bulabilirsiniz.

Bu ve benzeri hizmetlerin orta ve uzun vadede B2C cirolarına yansıması kaçınılamaz.

Ayrıca; ödeme altyapısı dışında tüm işlemler online sonlandıran, sepet fiyatlarının yüksekliğinden dolayı geleneksel ödeme metodlarıyla ödemelerin alınabildiği (çek, senet, açık hesap) birçok B2B platformu mevcut, bunlardan birçoğunun büyük birer B2C kadar ciro yaptığını söyleyebilirim.

Buz dağının görünemeyen kısmı olarak nitelendirilebilir.

E-ticaret İşlemleri Tablolama Yapısı

İnternet üzerinden gerçekleşen işlemlerde dikkat edilmesi gereken birkaç noktayı burada belirtmiştim. Sanal Pos altyapısı kullanan firmaların gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen işlemler için “belirledikleri kriterleri” sağlayan tabloları güvenlik nedeniyle kayıt altına alıyor olmaları, fraud riskine karşı hızlı aksiyon alabilmelerini sağlayacaktır.

Aşağıda çıkardığım bir örneği bularak çeşitlendirebilirsiniz.

Google Adwors’de Sıralamanın Matematiği

Google Adwords reklamlarında tıklama başına en yüksek maliyeti bile veriyor olsanız üst sırada görüntülenemeyebilirsiniz. Aşağıdaki iki slaytta konunun matematiğini bulabilirsiniz. Google’ın önemsediği toplam kalite puanıdır.

İlk slaytta tıklama başına daha az ödemesine rağmen 1. sırada gösterilen reklamı

ikinci slaytta tıklama başına en yüksek maliyeti 0,26 olarak belirtilen bir reklamın nasıl 0,19 YTL’den hesaplandığını görebilirsiniz.

Biraz İnternet, Biraz E-Ticaret

Daha önce hazırladığım bir proje dökümanının yayınlayabileceğim kadarlık kısmını ekliyorum. Dolayısıyla paragraflar arasında anlam bütünlüğü kaybolmuş olabilir 🙂

Temelleri, J.C.R. Licklider’nin 1962 yılında Amerika’nın en büyük üniversitelerinden biri olan Massachusetts Institute of Tecnology’de tartışmaya açtığı “Galaktik Ağ” kavramıyla ortaya atılan internet, 1993 yılı ile birlikte hızla iş dünyası ve evlerde yerini almıştır.

Türkiye’de internetin gelişimini incelediğimizde; ODTÜ’den 64 kbit/sn. hızıyla ilk internet bağlantısının yine 1993 yılında yapıldığı görülmektedir.

Türkiye, İnternet kullanım oranında her ne kadar gelişmiş birçok ülkeyi yakalayamamış olsa da, internet için gerekli olan teknolojik altyapının sürekli gelişmesiyle, İnternet kullanımı ülkemizde de büyük bir hızla yaygınlaşmaktadır. Özellikle 1999 yılından itibaren internet kullanıcılarının sayısındaki hızlı artış, Türkiye’deki şirketleri de İnternet ortamına girmeye zorlamıştır.

Hızla büyüyen ve alternatif satış kanalı olarak da lanse edilen internet; sanılanın aksine, Brick & Mortar (tuğla ve çimento) olarak adlandırılan fiziksel mağazaların yanı sıra, tuğla ve çimentodan oluşmayan, sadece internet üzerinden satış yapan sanal mağazalarında devreye girmesi ile birlikte rüşt’ünü ispat etmiştir.

Bilgi çağı, toplumu ile birlikte en doğru, güvenilir bilgiye, zamanında, ucuz ve kolay erişim rekabeti artırmış. Literatürde de çok sık karşılaştığımız “Rakipler bir tık ötede” anlayışının doğmasına ve yerleşmesine sebep olmuştur. Bu bağlamda fırsatları gören, irili ufaklı birçok firma bu yeni kulvarda yerini almak için sanal mağazalar açmış ve sadece Türkiye’deki sanal mağaza sayısı 1500’e ulaşmıştır.

Türkiye İstatistik Kurulu’nun (TÜİK) 2007 yılı verilerine göre; Kullanıcıların “Neden İnternet?” sorusuna verdikleri cevaplar incelendiğinde; %90,4’lük bir kesimin bilgi arama ve çevrimiçi hizmetlerden faydalanmak için interneti ziyaret ettiği görülmektedir.

Bitmek, tükenmek bilmeyen bir potansiyele sahip olan insanoğlu her geçen gün hayatına yeni ve değişik şeyler katmaktadır. Hiç şüphe yoktur ki, bu yenilik ve değişimler insanların ve ulusların geleceğiyle ilgilidir. Özellikle son dönemlerde bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen hızlı gelişmeler, insanoğlunun hayatında birçok ilke imza atmaktadır. Bu ilklerden bir tanesi de “Elektronik Ticaret (e-ticaret)”tir. Elektronik ticaret; mal ve hizmetlerin satışının İnternet üzerinde, güvenli bir ortamda yapılmasıdır. E-ticaret tüketiciler için fiziki sınırların ortadan kalktığı, tek bir tuşla diledikleri ürün ve hizmetlere ulaştığı, firmalar içinse pazarlama ve satış olanakları sunan bir ortamdır.

Bilişim sektöründeki gelişmeler sonucunda İnternet’in tüm dünyada yaygınlaşmasıyla şirketler web sayfalarını satış noktaları gibi kullanmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda satıcı-tüketici ilişkisi farklı bir boyut kazanmış bu yeni satıcı-tüketici ilişkisi tüketici haklarının yeniden tanımlanıp genişletilmesine neden olmuştur.

Sektör Geleneksel Maliyet

E-Ticaret Maliyeti

Tasarruf (%)

Fatura Ödemesi

2.22-2.32 USD

0.65-1.10 USD

67-71

Yazılım

15 USD

0.20-0.50 USD

97-99

Hayat Sigortası Poliçesi

400-700 USD

200-300 USD

50

Bankacılık Hizmetleri

1.8 USD

0.13 USD

89

Uçak Bileti Rezervasyonu

8 USD

1 USD

87

Tablo 1. E- ticaret  Maliyet Etkisi

Tablo 1’e bakıldığında e-ticaretin maliyet üzerine nasıl bir pozitif etki yaptığı görülmektedir. Bunun yanında Elektronik ticaretin getirdiği avantajlar incelendiğinde;

  • Potansiyel tüketicinin dünyanın her yanından pazara sunulan ürünler hakkında bilgi sahibi olabilmesini
  • Yeni üreticilerin dünya pazarına oldukça hızlı girebilmesini
  • Daha düşük fiyatlı ve kaliteli ürünlerin pazara girmesini
  • Üreticiler arasında rekabetin artmasını
  • Ticari ürünlerin maliyetinin düşmesini
  • Ürün seçeneklerinin artmasını
  • Ürün kalitesinin yükselmesini
  • Daha hızlı bir şekilde ödeme ve teslim işlemlerinin gerçekleştirilmesini sıralayabiliriz.

“Online” Motorlu Taşıtlar Vergisi, Trafik Cezası Ödeme Dönemi Başladı.

Dün itibariyle devreye alınan yeni sistemle birlikte; gelirler.gov.tr adresinden, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Trafik Cezaları ve Başkanlıkça belirlenen İdari Para Cezaları’nın kredi kartı ile online ödemesi yapılabilecek,

Bu hizmetin önemli bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorum. Kredi kartı ile internet üzerinden işlem yapmaya korkan kullanıcıları orta ve uzun vadede internete ve online ödemeye alıştıracaktır. Bu cirolar yakın gelecekte B2C cirolarına da yansıyor olacak. (Sanal Pos kullanıldığı için; eticaret cirolarına zaten yansıyor)

Hürriyet Son Dakika;